Günümüzün rekabetçi dünyasında müşterilerle güçlü ve
duygusal bağ kurmanın temel şartı etkili bir marka hikayesi oluşturmaktan
geçiyor.
Markalar müşterileri ile olan iletişimde, sadece ürün veya
hizmetlerinin işlevselliği değil, ürünlerin kendilerinde yarattığı algıyı ve duygusal
bağı temel alırlar. Bu yönüyle iyi marka hikayesi anahtarının “duygusal bağ”
olduğu söylenebilir.
Kurulan duygusal bağın
dışında bir marka hikayesi anlatmanın en önemli kuralı, müşterinin
dilinden konuşmak, onun gözünden görmek, kısacası hikayenin odağına
markayı değil tüketiciyi koymaktır.
Gelişen teknolojinin iş yapış şekillerine, müşteri
davranışlarına veya pazarlama faaliyetlerine etkisi ne olursa olsun, hiç bir
değişim ve gelişim iyi marka hikayesine sahip olma gerekliliğini
değiştirmemektedir.
Markaların ürün değil hikaye sattığı düşünüldüğünde marka
hikayelerinin önemi, hikaye
oluştururken göz önünde bulundurulan temel faktörler ve müşteriler üzerindeki
etkilerini farklı sektörlerden markaların temsilcilerine sorduk.